Nihayetinde gördüm ki mantıyı da yapabiliyormuşum. Peki bu neyi ispatladı diye soracak olursanız işte buna cevap vermem zor. “Hem delidir hem meraklı, bırakın kendi haline bu Şaşkın yarım akıllı” diyerek işi matrağa da bağlayabilirim, “evde belki bir süreliğine ama hala işe yaradığını kendine ispatlama hezeyanları bunlar” diye işi psikolojik varsayımlara da vardırabilirim. Ammaa işin aslı şu ki bu işte zihnimin derinliklerine mantı açma fikrini subliminal şekilde yerleştiren bir kişinin parmağı var. İşte bu yazı da kendisini ifşa etmek üzere yazıldı.
Her şey uzun, uzuun bir zaman önce kendisinin aşk peşinde şehir değil, ülke değil, kıta değiştirmesi ve çöle gönüllü sürgün yazılması ile başladı. Allah insanoğluna akıl fikir dağıtırken girmiş olduğumuz yanlış sırada tanıştığımız, şu sayfanın yazarı olan kadim dostum birbirinin aynı geçen günlerden bir gün evin köpeğinden almış olduğu onayla oklavayı eline almış, belki de ilk ve son mantısını açmıştı. Biraz su, biraz un derken git gide büyüyen hamurun aldığı her türlü aşamayı da o canlı canlı aktarmayı ihmal etmemişti. İşte o gün zihnime göndermiş olduğu mesajların bir şekilde tetiklenmesi neticesinde kendimi aniden mantı açarken bulduğum sonucuna da yine eşsiz dedektifçilik yeteneklerim sonucunda ulaştım.
Her ne kadar o bu satırları okurken biz o mantıyı günler öncesinde silip süpürmüş olsak ve bu konuda kendisinden kallavi bir küfür işitecek olsam da bu vesileyle bir konuda daha yeteneğimi ortaya çıkardığı için kendisine teşekkürü borç bilirim.
Subliminal etkiyi (!) bir kenara koyarsak "acaba yapabilir miyim?" sorusunun temelinde iki unsur var aslında. Biri meydan okumaysa diğeri de merak. Merak mesela tedavisi olmayan bir manyaklık bende. Bu da genetik bir şey olsa gerek ki küçücükten beri böyle gelmiş böyle gider. Daha ilkokul yıllarında orta sınıf Türk evlerinin dekoratif süs unsuru olan ansiklopedileri okuma gibi bir huyum vardı, biraz daha büyüdüğümde radyo teybin içini açıp ne var diye karıştırmaya başlamıştım, hatta Profilo marka 3 kanallı ilk renkli televizyonumuzu açmama da ramak kalmıştı ama arkasındaki uyarıdan tırsmıştım. Sırf bu huyum yüzünden interneti bulan her kimse bir ömre yetecek hayır duası almıştır benden. Çocukluğumdan bugüne bu konuda değişen bir şey olmadı bende. Misal dün yatak odasını toplarken tavandaki kartonpiyerlere takılıp kalmışım acaba nasıl yapılıyor bunlara diye. Kartonpiyerin nasıl yapıldığı bilgisi ne işime yarar hiç bir fikrim yok ama can çıkar huy çıkmaz ya hani yine dayanamadım gugılladım. Youtube dünyasında her şey gibi o da vardı. Elemanın biri yaparken çekmiş, koymuş. Hatta tek deli ben değilmişim ki 1.644 defa da izlenmiş. Ha bu bilgi ne işime yaradı derseniz videoyu koyan firmaya kesinlikle kartonpiyer yaptırmamak gerektiğini öğrendim ve bir de blog yazısına ilham kaynağı oldu diyebilirim.
Saat de epey geç olmuş. Şu an mesela birden yatsam ne rüya görürüm ki diye merak ettim. Gidip cevabıma bir an önce kavuşayım hele, kayda değer bir şey çıkarsa belki bir ara onu da paylaşırım....
Allahın şaşkını güzel insan bi kere o oklava değil merdane idi ve hatırlarsan şöyle bi mesajla haberdar olmuştun: şu mantıyı açmak değil de kapatmak ciddi problem...
YanıtlaSilBir keresinde şohben arızasını tamire gelen adamı dikkatle izliyordum. Adam dönüp “hayrola mesleği mi kapacaksın" dedi. ”sadece merak" dedim. Bu da böyle bi anımdır. Kayda geçsin istedim. Saygılar ;)
puhahaha hazırcevap şohben tamircisi de adamım olarak kayıtlara geçsin o vakit :)) saygılar bizden...
YanıtlaSil