Hile yaptım ama kötü değildi niyetim. Benim için mutluluk dedim, üç nokta koydum sonuna, mim dedim ve Evren'e gönderdim. O da ne yaptı, bana geri gönderdi. Konu mutluluk olunca kalem başladı, gerisi yürekten hızla aktı geldi.
*******
Üniversite yurdunda posta kutuları harflerle ayrılmıştı. Her gün bir umut bakardım Ş harfi kutucuğuna. Bir gün gözlerime inanamadım gelen mektuba ve heyecanla hafifçe de yırtarak ucundan açtım zarfı.
“Seni ve Neslihan’ı hepinizi çok seviyorum fakat bu sevgimi sizlere ifade edemiyorum. Bayramda geleceğini işittim çok sevindim. İnşallah geldiğinde bol bol hasret gideririz. Kendine iyi bak, bizleri sakın merak etme. Hepimiz çok iyiyiz. Sizlerin hasretliğinden başka bir problemimiz yok. Para durumunu biliyorum. Bir ihtiyacın olursa bana yaz. Malumunuz üzere Haziranın başında üç aylığımı alacağım. O zaman hepimiz rahatlarız. Ancak çok müşkül durumdaysan bana bildir. Gözlerinden öperim. Hep kalbimizdesin, unutulduğunu zannetme” diyordu. Artık kalem tutamayan sağ eliyle ancak baban kelimesini kendisi yazabilmiş ve bir imza karalamıştı.
O gün benim için mutluluk babamdan aldığım ilk ve son mektuptu.
...
Bir İstanbul kaçamağında bacağımı iki yerden kırmış, koca bir alçıya mahkum yatıyordum okulumdan, arkadaşlarımdan uzak teyzemin evinde. Bir gün kapı çaldı ve iki arkadaşım çıktı geldi Eskişehir’den hem de günübirliğine. Gelemeyenlerin gönderdiği mektuplar da cabası.
O gün benim için mutluluk her zaman yanımda olacaklarını bildiğim dostlarımdı.
...
Mezuniyet törenimiz var ve bir konuşma yapmam gerekiyor. Çok konuşurum ben özelde ama bir o kadar da utanır sıkılırım topluluk önünde. Yaprak gibi titreyerek yapıyorum konuşmamı.
O gün benim için mutluluk annemin yüzündeki gururdu.
...
İlk işimde az maaş, çok hevesle çalışıyorum. Şirketin yılbaşı tebrik kartlarını hazırlayıp gönderiyorum. Bir kaç gün sonra bu defa bana bir zarf geliyor. Sekreterlerin gelen mektuplara iade-i cevap olarak yolladıkları hazır notlardan biri belli ki. Ama ben umursamıyorum, önemli hissediyorum kendimi ve çocukça bir gurur duyuyorum yaptığım işten.
O gün benim için mutluluk Oktay Ekşi’den gelen tebrik kartıydı.
...
O kadar ufak doğmuştu ki dokunmaya bile korkuyorduk. Nihayet cesaret edip kucağıma aldığımda kafasını göğsümün içine gömdü ve sıkı sıkı tuttu işaret parmağımı o kibrit çöpünden hallice parmağıyla.
O gün benim için mutluluk küçük kankamın benim parmağımda hayata tutunmasıydı.
...
Doğum günümde bir cafede buluşuyoruz can dostumla. Önce bir şeyler içilecek sonra yemek bahane limonlu cheese cake yemeğe gidilecek başka bir mekana. Gidiş yolunda beni deli gibi dolandırıyor da dolandırıyor. En nihayet hedefe ulaşıyoruz. İçeri girince şaşa kalıyorum, gözlerime inanamıyorum. Ailem, dostlarım, en sevdiklerim hepsi benim için o anda, orada, bir arada.
O gün benim için mutluluk sahip olmaktan her zaman gurur duyduğum kocaman ailemdi.
...
Hayatımda ilk defa aniden düşüp bayılıyorum. Gözümü açtığımda merak ve heyecanla bana bakan yüzünü görüyorum. Nihayet biraz kendime geldiğimde tuzlu kraker alıyor bana, ayran içiriyor.
O gün benim için mutluluk düşerken beni tuttuğunu bilmemdi.
...
Nohutun bir türlü pişmediğinden yakınıyorum. Ertesi gün bir düdüklü tencere alıp geliyor.
O gün benim için mutluluk yeniden bir babam olduğunu hissetmemdi.
...
Benim için mutluluk canımdan öte sevdiklerimle yaşadığım her andır.