Evren’den gelen ikinci mim hayatıma yön veren şair üzerine. Yön veren tabiri biraz fazla iddialı belki ama bir kaç söz söylemek isterim ben de Behçet Aysan üzerine sizlere.
Yurt kantininde fiş karşılığı kahvaltı verirlerdi bize. Çeyrek ekmeği de dikdörtgen kesilmiş eski bir gazete kağıdının içinde. Benim için bir oyundu her sabah. Bu başı sonu olmayan yazıları okumak, çok beğendiğimi de araştırmak. Behçet Aysan’la geç tanışmam da böyle oldu.
“...
çünkü beyaz bir gemidir ölüm
siyah denizlerin hep
çağırdığı
batık bir gemi
sönmüş yıldızlar gibidir
yitik adreslere benzer
ölüm
yanık otlar gibi.
Sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde
ölürüm.”
diyordu şair tam da ölüm haberinin altında. Ben bu şiiri okurken o gerçekten ölmüştü başka bir şehirde.
“...
gidiyorum
bu şehri
bu yağmuru
bu düşleri
bu aşkı
bu kavgayı
bu kederi
size bırakarak.”
Bu aşkı, bu kavgayı, bu kederi bizlere bırakıp 35 can yoldaşıyla birlikte can vermişti Madımak’ta.
Peşini bırakmadım kovaladım. Daha neler vardı?
“...
değişen bir şey yok hiç
ölüm hariç.
aynı gökyüzü aynı keder.”
Bugün bile kaldırıp bakıyorum başımı, yok hala o günden bugüne değişen bazı şehirlerde.
“kozalak yaktım ben de
sessizlikte
ömrümün kozalaklarını
küllere sıvanmış
baştan başa dolaşıp
ağrıyan ormanı.
yağmur dindi sevgilim bak dinle
her şey dindi, acıysa dinmemiş halde.”
O acı hala dolaşır aydınlık yüreklerde...
Behçet Aysan Şiirleri için: http://www.e-sehir.com/siirler/yazar28.html
şaşkınım pek edebi olmuş... ben aslında üniversitede sana şiir yazan şairlerden bahsedersin diye düşünmüştüm. bi de senin yazdığın şiirlerden :) belki başkabir post olur ne dersin. Ödevlere iyi hazırlanılmış 100 verdim gitti :)
YanıtlaSilOlmaaaaz... Onları yazarsak 18 yaş yeriz, sonra ayıp olur muhitime :))
YanıtlaSil