Uyandım, güneş gitmişti. Günlerdir yirmi derecelere çıkarak mart ayında yüzümüze pembeler salan güneş yerini karanlık bir Almanya sabahına bırakmıştı.
Uyandım, Berkin gitmişti. 269 gündür direnen çocuk bedeni küçüldükçe küçülmüş bu yükü daha fazla taşıyamamıştı.
Hani bahar gelmişti, baharda çiçekler açardı, umut yeşerirdi, uyanırdı belki Berkin. Güzel olurdu her şey.
Sabah karanlıktı, hava soğuktu, Berkin yoktu, bahar gitmiş gün başlamadan bitmişti. Daha da kötüydü her şey.
***
Çocuk sen ekmek almaya gitmiştin. Vurdular, derin uykulara yatırdılar. Vuranı sakladılar, vurduranı aklayıp pakladılar. Ailenin acısını paylaşmayı bile çok gördüler.
Mantıklı, tutarlı hiç bir yanı olmayan kurmaca bir hikayeye "Kadının beyanı esastır" diyerek sarılanlar "annenin beyanını" kolayca görmezden geldiler. “Aneyyy, senin ayağın sakat , bir olay olursa koşamazsın, kaçamazsın, ben gideyim, hem sokakta arkadaş bulursam kahvaltıya getirebilir miyim?*” diyen sana dair türlü türlü hikayeler yazıp, kendi yazdıklarına inandılar. Kör kuyular kadar karanlık kalpleriyle gözünü kapadığın gün bile ailenin acısına acı kattılar.
***
Gencecik canları alanlar, tetiği çekenler, emri verenler, on dört yaşında ölmüş bir çocuğun ardından nefret saçan şeyler söyleyip yazan insansılar.. Siz ölmeyin e mi, siz hep yaşayın. Her gece rüyanızda Berkin'i görün, Ali İsmail'i görün, devlet zulmünden yitip giden diğer çocuklarımızı görün. Ne kadar yıkarsanız yıkayın çıkmayan kan içinde ellerle başlayın her yeni güne. Siz ölmeyin, her gün ölmek isteyip de ölemeyin e mi...
Ve Berkin... Umarım gittiğin yer güzeldir. Buralar öyle kötü ki...
Mantıklı, tutarlı hiç bir yanı olmayan kurmaca bir hikayeye "Kadının beyanı esastır" diyerek sarılanlar "annenin beyanını" kolayca görmezden geldiler. “Aneyyy, senin ayağın sakat , bir olay olursa koşamazsın, kaçamazsın, ben gideyim, hem sokakta arkadaş bulursam kahvaltıya getirebilir miyim?*” diyen sana dair türlü türlü hikayeler yazıp, kendi yazdıklarına inandılar. Kör kuyular kadar karanlık kalpleriyle gözünü kapadığın gün bile ailenin acısına acı kattılar.
***
Gencecik canları alanlar, tetiği çekenler, emri verenler, on dört yaşında ölmüş bir çocuğun ardından nefret saçan şeyler söyleyip yazan insansılar.. Siz ölmeyin e mi, siz hep yaşayın. Her gece rüyanızda Berkin'i görün, Ali İsmail'i görün, devlet zulmünden yitip giden diğer çocuklarımızı görün. Ne kadar yıkarsanız yıkayın çıkmayan kan içinde ellerle başlayın her yeni güne. Siz ölmeyin, her gün ölmek isteyip de ölemeyin e mi...
Ve Berkin... Umarım gittiğin yer güzeldir. Buralar öyle kötü ki...
sessizliğe gömülüyor insan böyle zamanlarda... içinin çığlığına hiç bir kelime kafi gelmiyor.
YanıtlaSilah evrenim ah içim inan benim de parça parça, boğazım boğum boğum... yazmak istedim ama elimden bu kadarı geldi :(
YanıtlaSil