Caps kime ait bilmiyorum. Sondaki bitişik "de" "fiziği"ne laf edilmiş Sheldon Cooper gibi gözümün seğirmesine yol açsa da son günlerdeki duygu ve hislerime tercüman oluşuyla gönlümde yer etti. Kadın da (Saint Rosalia) biraz bana benziyor mu ne? :)) |
Günlerden 1 Mayıs'tı. Sindirellaların da bayramı kutlu olsundu. Şubat sonu sosyal mesafe ile başlayıp, önce gönüllü kişisel izolasyona sonra gönüllü karantinaya dönüşen, nihayetinde bir nevi izolasyon - karantina karmasına evrilen, saymadım kaçıncısı, sıradan COVID-19 günlerinden biriydi.
Bir elim böğrümde, diğeri Vileda sopasında "bütün dünya karantinada ekmek yapıyor, baharat dolabı düzenliyor; kitap okuyup, özüne dönüyor, kendini geliştirip Nirvana'ya eriyor, hatta yetmiyor sıkılmaya bile vakit buluyor. Nasıl oluyor da oluyor? Peki ben neden sonsuz temizlik ve yemek döngüsünden çıkamıyorum" diye diye beynimi kemiren iç sesimle cebelleşirken aniden bir aydınlanma geldi. Elimde ne var ne yok bırakıp kendimi mutfağa attım. Evet o ekmek, hayır hayır Ramazan pidesi, bugün yapılacak, o baharat rafı düzenlenecekti. Çıtır çıtır, dumanı tüten pidenin poz poz fotoğrafları çekilecek; homini homini lüplettiği pidelerin fotoğrafını aile Whatsapp grubundan yollamak suretiyle bu gurbet kuşuna özencik yapan hayın kardeşe, bak bizim de başımız kel değil mesajı gönderilecekti.
İşte o büyük gün gelmişti. Romanya'da Corona'lı günler başladı başlayalı çamaşır suyu ile birlikte bulunmaz hint kumaşı değerindeki iki üründen biri olan, stoğumdaki topu topu "bir paket" kıymetlimissim, mayamı çıkardım. Kendisini kim bilir hangi tarihte, hangi amaçla almıştım bilmiyordum ama işte o gün bugündü, hedef de Ramazan pidesi.
Tarif için hemen ölçüsünden sual olmaz Refika'nın Mutfağı'na koştum. Tarif videosunu şöyle bir baştan sona kesintisiz izleyeydim iyiydi elbet ama en canı tez, en aceleci bacı halimle hem videoya hem de alttaki yazılı tarife şöyle bir göz ucuyla bakıp "tamam" dedim oldu bu iş. Malzemeleri çıkarıp kırk yıllık pide ustası edasıyla işe koyuldum. Lakin o meşhur serçe parmağı testi ile yapılan ılık su kıvamını buldurma aşamasında kulağımda yoğurt mayalama sütü ısısı ayarlama gerginliği müziği çalmaya başladı. Kırk yıllık pide ustası bir anda mekanı terk edip yerini çaylak çırağa bıraktı; çırak en kaygısız haliyle "tamamdır herhalde bu yeeaaa" diyip mayayı suya çaldı. Tüm malzemeleri karıştırdım, hamuru tarifteki gibi tezgahta iki pat pat hoplattım, ikiye ayırıp mayalanması için sarıp kaldırdım. Ne kadar bekleyecekti ki bunlar diye tarife dönüp baktığımda hamuru öyle iki şak şak bir pat pat değil 4-5 dk hoplatmam gerektiğini gördüm. Kaygısız çırak "bırak serbest kalsın, böyle de güzel" dedi, ürünü onayladı; 45 dk sonra görüşmek üzere hamurlarla vedalaştım.
Hamurlar bir köşede mayalanırken baharat rafına giriştim. Artık küçücük rafın acıklı karmaşasından mıdır yoksa araya farklı işler sıkıştırmış olma ihtimalimden mi o 45 dk su gibi aktı gitti ama rafın yarısı hala dışarıdaydı. İçeride olanlar da pek düzenlenmişe benzemiyordu. Buraya sonra dönerim diyip şekil verme aşaması için mayalanmış hamurlarımı çıkardım.
Ramazan pidesinde şekil önemliydi. Öyleyse bir bilene tekrar danışılmalıydı. Elimin hamuruyla Refika'nın Mutfağı'na dalıverdim ki bir de ne göreyim... O benim 45 dakikadır fırında camış gibi yatan hamurcuklarımın her 15 dakikada bir mıncırılıp, havalandırılması gerekmekteymiş ki büyüdüklerinde pufidi pufidi pidecikler olabilsinler. Usta, bu aşamada bu hamurdan olsa olsa pişi olur diyip kızartma tavasını çıkartabilir yola pişi ile devam edebilirdi. Ancak henüz kahve molasından dönmemişti ki kaygısız çırak kontrolü hemen ele aldı. Deneyim havuzunda ideal kıvamda, emsal bir hamur olmamasının verdiği genişlik ve rahatlıkla hamurunun tam kıvam ve afiyette olduğuna çabucak ve tereddütsüz kanaat getirip işin sanat kısmı için kolları sıvadı.
Bu aşamada hakkını vermek gerek. "Nailed It" performası meşhur bir ben var benden içeriye rağmen çırak hiç de fena bir iş çıkarmadı. İşte buydu! Elinde ramazan pidesine baya baya benzeyen iki orta boy pide hamuru vardı. Pişirme talimatlarını "dikkat eksikliği sendromunun" el verdiği ölçüde dikkatle izleyip pideleri fırına verdi.
Pideler fırında pişe dursun hayın kardeşe gönderilecek poz poz fotoğraf serisi için şekil verme aşamasını fotoğraflamadığımı hatırladım. Bu güzellikler mutlaka tarihe geçmeliydi peki neden fırının içindeyken olmasındı. Hiç yoktan iyidir diyip kapağın dışından çektiğim fotoğrafı beğenmeyince, içimdeki kaygısız çırağın da gazıyla fırının kapağını açıp hızlıca bir fotoğraf daha çekiverdim.
Tüm bu süreçte kaygısız çırağın kaygısızlığının işe yaradığı tek nokta pideler henüz beş dakikadır fırındayken kapağı açmam oldu. Zira Refika'yı can kulağı ile dinleyip, yaptığını birebir uyguladığım - ya da uyguladığımı sandığım bak, çok emin değilim :) - tek şey en epik patladığım yer olmuşmuş ve ben bunun farkında değilmişim. Fırının tabanına, fırın kağıdı üzerinde, direkt olarak salınan pide yanarmış a dostlar. Hatta sadece pide değil, fırın kağıdı bile yanarmış. :)))
Olayın bundan sonrası artık gelişine, doğaçlama gelişti. Alttakini üste al, üstü pişerse, yandı yanmadı yaparsın. Üsttekinin altını pişirmek için, akıllı ol fırın tabanına koyma, en alt rafa indir derken sonunda piştiklerine kanaat getirip mamülleri fırından çıkardım.
Tüm yanık kazıma operasyonuna rağmen PİDE #1'in kritik durumu maalesef pozitife dönemedi. PİDE #2'nin yarısını sıcakken, soğuyunca tıkızlaşıp taşlaşan kalanını da daha sonra hafiften ısıtarak, züğürt tesellisi kabilinde yiyip, nefsimizi körelttik.
Sonuç olarak Ramazan pidesi yapıp, baharat rafı düzenleyerek çıkmayı planladığım Nirvana yolculuğum tüm mutfağa dökülüp saçılan yanık pide kırıntılarını ve baharatları temizleyip, ardından tüm mutfağı buharlardığım sonsuz karantina temizlik döngüsüne dönüşerek hayallere karıştı.
Şimdilik hoşçakal Nirvana... Darısı bir sonraki mayaya...
Anlamadığım pide 1 neden karardı? Üstelik sarışın hakkı gayet pişik duruyor 🤔
YanıtlaSilPide 1 kararmadı, altı bildiğin yandı. Hatta altındaki pişirme kağıdı bile yandı. :D
YanıtlaSilPide 2 de işte görüntüden kurtarıyor, o kadar.
Valla pideye ne oldu, nasıl oldu kısmı beni alakadar etmedi, fakat blogrolum "Şaşkın yazmış koşşş," deyince, bi sevindim bi sevindim ki... İşte bu, miss kokan pofuduk Ramazan pidesiydi:) Sonuçta bizim fırıncı bunu pek güzel yapıyor, tamam o da gülümsetiyor. Ama... ben bi Şaşkın'ı bilirim, bi de Ephrahim'i ki onlar kahkaha attırıyor:)
YanıtlaSilDedim...:)
@buraneros Teşekkürler! :) Afiyetle bi pide yiyemesek de kısmet blog yazısınaymış. :)) Bükreş'ten selamlar...
YanıtlaSil