Çocuğun yaratıcılığı, becerileri gelişsin diye bazı eylemlerini serbest bırakmanın keyifli sonuçları olsa da yan etkileri de az buz değil. Önceden prospektüsünü okusaydım iyiydi. Ya da çılgın teyzelik günlerimden kalma tecrübelerimi geri çağırsaydım. Sonuçta ketılda ısıtılmış portakal suyu içmek, baharatlı patates kızartmasını sıcak kakaoya banıp yemek her kula nasip olmaz.
Bazı yan etkiler kırılma, dökülme, kendine zarar verme gibi ivedilikle kendini gösterse de bazıları sinsice pusuda bekleyip, hiç beklemediğin bir anda sonsuz temizlik döngüsünün fitilini ateşleyebilir.
- Günaydın yeni gün, yeni başlayan hafta, günaydın Corona, sana da günaydın sonsuz temizlik döngüsü! Bugünü tembellik günü ilan ettim, haberiniz ola. Bu defa hiçbir şey döndüremez yolumdan, asla!
Diva gibi çıktığım yatak odasından Sinderella'ya dönüşüm bir kapı ötede oldu. Salonda açık duran ütü masası, masanın üzerinde eski ütü. Ütümüze ne oldu diye düşünürken çalan telefon, bu gizemli durumu aydınlatan benim adam.
Çarklar dönmeye başladı duyuyor musun? Hadi bakalım Şaşkın sana geçmiş olsun!
Burada filmi bir, bir buçuk hafta öncesine sarıyoruz. Zira olaylar zincirinin başlangıç noktası aslında orada gizlenmekte. Yaşattığı keyif ve mutluluktan sual olmaz; on yaş masumiyeti ile DIY Youtube videosu esinli hazırlanan, ev yapımı, o naif Anneler Günü hediyesinde.
Karantina günlerinde Anneler Günü hediyesi almak için dışarı çıkamayan müstakbel ergenim yaratıcılığını kullanmaya karar veriyor. Bunun için de görüp de görmezden geldiğim bir eylemi hayata geçirerek; kağıda çıktısını aldığı resimleri eski bir t-shirtüme ütü ile baskı yapmaya çalışıyor. Sabah uyanır uyanmaz başlayan hediye avı notlarıyla, krapon kağıdından çiçek buketiyle o kadar ince düşünülmüş bir hediye ki baskıların hemen çıkıvermesi hiç mühim değil.
Evde oturup durduğumuz şu günlerde en az el değen ev aleti sıralamasının açık ara birincisi ütü olunca bu küçük, masum eylemin yan etkileri de meğer öylece bir köşede keşfedilmeyi beklemiş durmuş.
Kızımın yaratıcılığı sağ olsun, ütü tabanına yapışan naylondan önemli mi, hemencik halleder tembel günüme dönerim dedim; her daim neşeli Disney Prensesi edasıyla, sorunu çözecek bir yaşam tüyosu aramak için, yüce Rabbim benim için göndermiş Google'a koştum.
Yaşam tüyosu 1: Beyaz sirkeyi ısıtıp, ütünün tabanını sil. Hemen müptelasıyım beyaz sirkemi çıkarıp ısıttım ve işe koyuldum. Mutfağı dolduran sirke kokusu hariç bir sonuç elde edemedim. "Sirkenin gireceği tek bir yer var o da salata" diyen arkadaşımın sesi kulağımda, sıradaki yaşam tüyosuna geçtim.
Yaşam tüyosu 2: Hafif ısıtılmış ütünün tabanını mum ile temizle. Benim adam ve müstakbel ergenin bir kaç yıl önce doğum günümde üflemem için pasta mumu bulamayıp aldıkları kırmızı şamdan mumlarından biri işimi görürdü herhalde. Kırmızı kabuk kısımlarını başıma bela olmasın diye bir bıçak yardımıyla sıyırıp, tekrar işe koyuldum. Aman Allahım, işte aradığım yaşam tüyosu buydu, yüce Google çok yaşasındı! Mumu hafif ısınmış ütünün tabanına sürdükçe eriyor, eridikçe naylonlar çözünüyordu. Bir kaç dakika sonra işlem tamamdı, ütünün altı pırıl pırıl.
İdeal bir dünyada işimin burada bitmesi gerekirdi ama gel gör heyhat, sonsuz temizlik döngüsünde işler böyle yürümüyordu. Döngünün çarkları bir kere dönmeye başlamıştı ve artık durdurulması imkansızdı.
Ütü tabanındaki naylonlar karşısındaki zaferimin kutlamaları mutfak tezgahına akıp donan mum parçalarını görmemle son buldu. Lakin paniğe gerek yoktu, bu seferki çalıştığım yerdendi.
Yaşam tüyosu 3: Donmuş mum lekeleri üzerine buz uygula. Bir kaç kalıp buz çıkarıp donmuş mum parçalarını tezgahtan temizledim ama bu sefer de parçacıklar tezgahtan kayarak yere saçıldı. Mutfağı bir güzel süpürüp sildikten sonra kendimi banyoda buldum. Hazır tabanını misler gibi temizlemiştim, içindeki kireçler kalsın mıydı yani?
Lavaboyu ütüden çıkan kireçlerden temizle, elin değmişken klozeti, o bitti yerleri derken kendimi yine bütün evi silmiş süpürmüş ve günlük kutsal döngüyü tamamlamış buldum.
Bugün oturmuş tembel tembel bu satırları yazarken bu defa döngüyü kıracağımdan emin gibiydim. Ahhh bi de elektrik süpürgesinin toz haznesini mutfağın tam ortasında düşürmeyeydim!
Serinin diğer yazıları:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder