Bir zamanlar; mizahın ve ironinin hiç de muteber olmadığı uzak bir ülkede, en azından hala hakkıyla yapılıp, yayınlanabildiği günler varmış. Kıvrak zekası ve muzip kalemiyle Selahattin Duman da bu işlerin kralıymış.
Gün gelmiş "seyrek bıyıklı asabi şahsiyet" ülkenin tüm renklerini birer birer silerken pek tabii onu da ihmal etmemiş. Bir varmış, bir yokmuş bu uzak ülkenin basınından sivri dili, hınzır gülümsemesiyle bir Selahattin Duman geçmiş...
Yazdığı günlerde, "acaba bugün ne yazmış" diye heyecanla takip ettiğim, Kendimi Tebrik Ederim ve Suçumuz Mükemmel Olmak kitaplarını kim bilir kaç defa okuduğum, kendi çapımda amatör karalamalar yaparken tarzını kendime örnek almaya çalıştığım, çok sevdiğim bir yazardı Selahattin Duman.
Geçtiğimiz yaz geçirdiği kazadan haberim olmamıştı ama ortadan kaybolduğundan beridir bir sahil kasabasında balık tutup, rakı içiyordu şen kahkahalı dost meclislerinde benim hayalimde.
Haberi okuduğumda bir aile büyüğümü kaybetmiş gibi üzüldüm. Haykırarak güldüğüm o eşsiz yazıların, günüme keyif katan tüm o kahkahalarım için binlerce teşekkür Selahattin Duman. Yattığın yer incitmesin.
Çok üzüldüm, gazetede düzenli yazarken onsuz güne başlamazdım, iyi ki son kitabını alıp okumuş sonra da yazmışım dedim şimdi. Başımız sağolsun, yokluğu hissedileceklerden kesinlikle!
YanıtlaSilAhhh ne üzüldüm hem de buraneros. Okudun mu bilmem; üç tane yazısı varmış gazeteoksijen.com'da. O her zamanki uslubuyla, nasıl da matrak anlatmış kaza sonrası yaşadıklarını. Nurlarda uyusun, üzerimizde çok kahkahası var.
YanıtlaSil