Sayfalar

28 Haziran 2023 Çarşamba

Şaşkınca Çelınc

İkisinin de yattığı yer incitmesin, Ferhan Şensoy'un "Haldun Taner'den öğrendiğim bir şey var" diyerek anlattığı, meşhur bir anısı vardır yazarlık ve düzenli yazma üzerine. Üstat güzel güzel anlatıyor burada, ondan iyi anlatacak değilim ya, bizzat kendisinden dinlemek istersen hikayeyi tıkla, gelsin hemen.  İnternetim az şimdi, yerim de dar vaktim de, bir özet geçiversen a Şaşkınım dersen: her sabah düzenli olarak 6'da kalkıp, balkonunda daktilosunun başına geçerek 20 sayfa yazdığını; bunu nasıl ve neden yaptığını anlatır Taner'in. Kendine has nüktelerini de katarak.

Hikaye pek güzel, pek hoş; ya peki sebeb-i girizgahınız Şaşkın Hanım? Profesyonel yazarlığa mı soyundunuz da usta tavsiyesi icraya koyuldunuz? Tanımasak sizi ve maymun iştahlı bloglama hallerinizi inanacağız belki de. Her gün diyor, 20 sayfa diyor,  düzenli olarak diyor, alooo kime diyor? 

Bilemedim kaç vakittir ama çoook çok uzun bir zamandır sahip olamadığım bir "ben zamanını" tecrübe etmekteyim bu bayram tatilinde. Evde, bir başına, aylak aylak, iş bilgisayarını en minimumda açmaya gayretle, sadece ve sadece iki kedinin günlük bakımı sorumluluğu ile geçecek koskoca, tamı tamına beş buçuk günlük bir tatilimsi şeysi. Ne yapıyorduk biz sahi böyle zamanlarda?

Üstadın bu anısı durduk yerde mi düştü sanki aklıma? Vardır elbet bir nedeni. Hazır aylar sonra bir yazı ile parmaklardaki pası atmışım. Kalan bu beş boş günümün her gününe bir yazı çelıncı* mı yapsam mesela. Balkonum var mı var, denize bakmıyor ama iki, üç ağaç görüyor mu görüyor. Kuşlar da var; ötüyorlar cik cik, gak gak. Ha gerçekçi olalım, insan kendini bilmeli, günde 20 sayfa yazacağım yok. Onu bu işten para kazananlar yapsın. Her güne bir adet ve bir sıkımlık post yazısı çıksın yeter. 

Şaşkın'ın Seyir Defteri. Gün 1, Deneme 1...

Büyük bir hevesle çıkıyorum balkona. Sıcak... Çok sıcak... Beş dakika bile geçmeden üzerinden, bilgisayar, telefon, mouse ve dahi gözlük ne varsa masanın üzerinde cayır cayır yanmaya başlıyor. İçeri zor kaçıyorum. 

Boş kalan çocuğun aklına nasıl türlü türlü saçmalıklar üşüşür, Şaşkın da o hesap. Ani gelen bir dürtü ile perde yıkamaya girişiyorum. Aklıma bu noktada yine Valide Sultan geliyor ve ben bu yaşımda kendi kendimle başa çıkmakta zorlanırken bi de çocuk Şaşkın'la ömrünü törpüleyen zat-ı şahsına saygılarımı bir kez daha sunuyorum. 

Paralel Şule soktu bi kere kafama. Aha işte kanıtı da burada. O perdeler bugün o makineye girecek! Ev sahibinden kalan, zihni sinir bi sisteme sahip salon tüllerini o gün bugün de değil diyip pas geçiyor ve tatildeki ergenin odasına dalıyorum. Tek kanat tül perde. Çek çıkar, at yıka. O pıtı pıtı dönerken makinede sen otur yaz paşa paşa iki satır evin serin bir köşesinde. Ne zorluğu olabilir ki? Perdeci Beyin duvardan duvara korniş fantaazisi olmayaymış öyle olabilirmiş elbet.  İyi de ben bu perdeyi nasıl asmışım ki ilk tahlilde? Yatağın olduğu taraftaki korniş ucu duvara sıfır, sıfırdan az bi buçuk açıklık olan tarafta ise tabii ki önümde engeller, engeller. Geçirip Wonder Woman kostümümü üzerime, iteleye öteliye çekiyorum gardrobu perdeyi çıkarabilecek kadar. 

Perde makinaya girer girmez kendimi bilgisayarın başında değil mutfakta buluyorum. Eliminasyon diyeti yaptığım dönemde ısrarla pişirmeye çalıştığım ama yaptığım denemeler evde Covid testi** olmaktan öteye gidemeyen fermente çiğ karabuğday ekmeğinin yeni denemesinin ikinci aşamasına geçme zamanı. Geceden ısladığım karabuğdayların bu aşamada suyunu süzüp, bir cup su ile mutfak robotunda bızlatmam gerekiyor tarife göre. Suda 8 ila 24 saat arasında kalmalıymış, havanın sıcaklığına göre. Dün saat kaçta ıslamıştım tabii ki hatırlamıyorum. "Hava sıcak, olmuştur bu ya" değerlendirme kriterimle süzme aşamasına geçiyorum. 

Yine tarifin dediğine göre metal süzgü asla kullanmayıp, plastik ya da ideali silikon bir süzgü kullanmam gerekiyor. Plastik süzgümün delikleri geniş, silikon süzgüm yok elbet. Daha önce nasıl yapmışım ki bu işi? Düz ve delikli silikon bir kapak ve plastik süzgü kombosu ile bir şekilde kotarıyorum işi kotarmaya da mutfak robotuna en yakın büyüklük ve yetenekteki rondoyu bozmuş olduğumu hatırlıyorum. Aklıma el blendırı da gelmiyor, ve hatta yalanım yok, şu an şu satırları yazarken geliyor kendisi aklıma. Smoothie blendırı ile tüm buğdayları üç partide yapabildiğim kadar bızlatıyorum. Bızlatmak ne ilginç bi kelime. Bu kelimeyi kim bulmuş, kim söylemiş ilk defa merak ediyorum bir yandan. Yarı bızlatılabilmiş karabuğdayları fermente olurlar umuduyla, yine tarif sahibinin deyişiyle 8 ila 24 saat arasında, meçhul bir süre beklemek üzere  bir kenara alıyorum. Bu işlemi yaparken saat kaç diye bakıyorum ama tabii ki çok geçmeden kaçtı unutuyorum. 

Otur kalk, iki telefonla lak lak, bir şeyler ye iç derken ilk perde makineden çıkıyor. Çıkarmak zorduysa takmak daha da beter mereti. Gardrobu merdivenin girebileceği kadar daha itelemem gerekiyor. Selvi boyum yine de zar zor yetiyor. Parmak uçlarımda yükselip, boy fukaralığına ayrı, perde zulmüne ayrı sallayarak asıyorum. Sökerken kopan üç tane agrafa, takarken üç tane daha ekliyorum. Bu kadar çok agrafa gerek yok zaten, kurtarır elimizde kalanlar diyerek takmaya devam ediyorum. Kurtarmıyor tabii, ortalar hafif boşlukta kalıyor iki yerden ama oh tertemiz, mis gibi oldular işte, böyle de güzel züğürt tesellisi ile benim odaya ve sonra da küçük odaya geçiyorum. O tüller daha küçük ve kornişler daha makul olduğundan şipşak oluveriyor; çıkarması, yıkayıp asması. Buruşmayan tül seçimimden ötürü kendimi tekrar tebrik ediyorum. 

Tüm bunlar olurken kah orada kah burada yazmaya devam ediyorum. Akşam güneşin çekilmesiyle bir nebze serinleyen balkona tekrar geçip günün yazısını burada nihayete erdiriyorum.

Yarın görüşmek üzere... Mutlu bayramlar...


(Valide Sultan Özel Dip Not) Şaşkın Hanım ne diyor siz, anlamıyor ben... Bu ne ola ki dersen:

* Çelınc (aslı challange): Bildiğin "meydan okumak" tabiri ama işte böyle diyince daha artistik bişi gibi oluyor.  

** Karabuğday ekmeği yapmaya çalışırken Covid testi icad edişimin hikayesini okumadıysan daha önce ya da hatırlamak istersen tıkla hikayesi burada.



12 yorum:

  1. "Parmak uçlarımda yükselip, boy fukaralığına ayrı, perde zulmüne ayrı sallayarak asıyorum"u okuduğumda içimden "hadi itiraf et, bu perde yıkama işini kafana sokan "paralel Şule'ye de salladın değil mi?" diyegeçirdim:P
    Bak mis gibi olmuşlar ama, ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok yok tamamen bize bu perde zulmünü yaşatan dekorasyon tanrılarına sallamam. Perdesus ve bi de kardeşi var Halıflexus. Sokmuşlar perde ve halıları hayatımıza, yüzyıllardır kurtulamıyoruz derdinden. :))
      Yıkananlar mis gibi oldu gerçekten de, teşekkürler. Lakin altlarındaki storlar ve salon perdeleri de temizlemeye gitmeden bu Şaşkın'a huzur yok. :))

      Sil
    2. Burada sorumluluğu üzerime almak üzere araya girebilir miyim?
      Perde yıkama işini ilk başlatan ve de ilan eden şahıs bendenizim.
      Paralel Şulelerin bana yakın olanının aklına girmekte payım var mutlaka. :))
      Oradan da diğer paralel Şule'ye sirayet eden bir happening olmuş olmalı. ;)

      Sil
    3. Matrix'de Şuleler hedefli, örgütlü bir perde yıkama aktivasyonu olmuş desene. :)) Neyse temiz temiz oturuyoruz şimdi di mi ama oh miss.

      Sil
    4. ahahah evet ya, doğru, bu temizlik kalkışmasının sorumlusu ekmekçikız!

      Sil
    5. Ah şu başımıza gelenler :))

      Sil
  2. "Her güne bir adet ve bir sıkımlık post yazısı çıksın yeter. " demişsin ya... Birisi var tanırsın, şu an bir yandan zıp zıp zıplıyor, şu yorumu yazarken:) Bu vesile ile hep birlikte tekrar ediyoruz: Tarz olarak Bir Eprahim'i bilirim bir de Şaşkın'ı:)

    YanıtlaSil
  3. Bu arada, karabuğday ekmeği ne durumda merak ettim. Malum, ekmek ilgi alanım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi yazdım detaylarını. Biz anam babam ekmeğinden şaşmayalım, şartları çok da zorlamaya gerek yok derim. :))

      Sil
  4. Okurken hiç denemediğim karabuğday ekmeğini denemeye bile tövbe ettim. Böyle boş bir üç dört günüm olur mu be? İşten izin alıp kaçıp gitme fikri çık aklımdan...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha valla ben ettim, sen etme, hatta kimse etmesin... Bir faniyi bu hatadan başlamadan döndürebildiysem ne mutlu bana. :))
      Aylak tatil pek güzel bi şeymiş. Hepimize nasip olsun ara ara karmamız, amin. :)

      Sil

Etiketler

#100.Yıl #29Ekim (1) #ağacımadokunma (1) #AilemizinGurusu (1) #anılar (7) #ArtRecreation (1) #ayrıyazılır (1) #bavulculuk (2) #benimadam (2) #BigSis (1) #bing #ai (1) #Caillou (1) #canımbabam (1) #coronatürmort (1) #Covid19Günceleri (3) #Dark (2) #dikkateksikliğisendromu (4) #doğruyazınkardeeeşim (1) #doğumgünü (3) #GameofThrones (4) #GeorgeR.R.Martin (5) #göçebe (6) #göçmenkadınlar (1) #gurbetçilik (7) #hemşire (1) #hemşirelik (6) #Hıdırellez (2) #içindenalmanyageçenyazılar (5) #İçindenAlmanyageçenyazılar (3) #içindenciddiyetgeçenyazılar (18) #içindenfilmgeçenyazılar (2) #içindenhüzüngeçenyazılar (1) #içindenistanbulgeçenyazılar (4) #içindenizmirgeçenyazılar (7) #İçindenMatrixGeçenyazılar (14) #içindenmizahgeçenyazılar (70) #içindenmutlulukgeçenyazılar (7) #içindenromanyageçenyazılar (2) #içindenşarkısözügeçenyazılar (32) #içindenşiirgeçenyazılar (17) #ileridönüşüm (2) #kafamaneredenesersekuşağı (5) #karantinahalleri (3) #Kayu (1) #kedigünlükleri (4) #kendimenotlar (8) #kim-olduğunu-bilirsin-sen (5) #küçükbirader (2) #küçükergen (9) #küçükkankam (7) #küçükördek (20) #lakap (1) #lost (1) #Marduk (2) #mercekbulut (1) #mim (10) #mindfulness (1) #mutluluk (2) #mylittlefeltstuff (4) #özürdilerimsezenaksu (1) #RIP (11) #seçmesaçmalar (1) #sevgiligünlük (1) #sevgililergünü (2) #SeziKalkavan (1) #soneryalçınlütfenbanakızma (1) #sonhavabükücü (2) #sonsuztemizlikdöngüsü (5) #şaşkın (42) #ŞaşkınınADHDGünlüğü (7) #ŞaşkınınAÖFmaceraları (10) #ŞaşkınınBayramÇelıncı (4) #şaşkınınsevgililergünüdileği (3) #şaşkınjunior (1) #şaşkınmutfakta (6) #şaşkınya (1) #tatil (1) #telekom (1) #uykusuzluk (1) #ValideSultan (18) #vallahidebunlarhepmizah (1) #yapayzeka (2) ArtRecreation (1)