Yeni bir tatil gününe alışılmadık bir dinginlik ile uyanıyorum. Bugün güne yazarak mı başlasam, iki günde dağıtmayı başardığım mutfağa mı dalsam, günlerin emeğiyle çıfıt çarşısına dönen küçük odayı mı kırklasam, minnacık haliyle bir banyo nasıl bu kadar karışık olabilir sahi, ona mı girişsem? Yoksa hepsini bir kenara atıp, şöyle bir güzel camış gibi yayılıp Netflix'in bayram hediyesi Witcher 3. sezonun dünden artırdığım bölümlerini mi izlesem?
Günün ilk kahvesi zihnimi açıyor ve dünyevi sorumluluklarımı hatırlatıyor. Dünden verilmiş, taze sözlerim var; ilk açılan iş bilgisayarı oluyor. Bizde upuzuun tatil var diye tüm dünya duracak değil ya.
vınnn sesi yeni yeni silinirken kulağımdan,
Çin'den hani bana hani bana
mesajı gelmiş Vatzap'tan.
Şiirimin devamı gelmiyor, bilgisayarın pili bitti bitecek şarj dolmuyor, zaten internet de çalışmıyor, elektriğin kesik olduğunu anlamam biraz vakit alıyor.
o video bugün paylaşılacak
Çinli kız kardeşim
böyle günler için değil mi
mobil internet paketim?
Hemşirem arıyor o sırada, laflıyoruz uzun uzun. Konumuz hasret, muhabbet ve hayatın bize beklenmedik sürprizleri.
Ne elektrik kesintisi sürüyor uzun ne de başladığım işi bitirmem sonrasında. İş için girilen sosyal medya hesaplarında, millet bu yaz çatır çatır ağğğbeee vizesi reddi yerken, benim randevu alma aşamasını bile başaramadığımdan gidemediğim etkinliğin fotolarına denk gelip içleniyorum bir miktar. Uzun sürmüyor içlenişim; burada olmam gerekiyormuş demek, gideriz elbet kısmetse bir sonrakine.
İş bilgisayarı kapanıyor, benim emektar düldül açılıyor. Mutfak, küçük oda, banyo ve Witcher hala beynimi gıdıklıyor. Ara ara yazıp, iki turluyorum evin içinde. Son zamanlarda istikrarla alıp, sonra da unuttuğum semizotu sebzesinin son temsilcisine rastlıyorum dolapta. Bu seferki dirayetli bir savaşçı çıkmış, hakkını teslim etmek için suya koyup yine dönüyorum yazmaya.
Güneş göstermeye başladı yüzünü iyice, perdelerden sızmasın, Witcher'ı gece karanlığına bırakıyorum. Bırakırken de düşünüyorum bir yandan, sahi derdi ne ki bu Holivıd'ın çene gamzesine gurban Henry ile? Yok "Bond için pek bi şahane süperdi ama çok gençti o zamanlar seçmedik, ay ama şimdi de bize genç biri lazım bak cık cık", yok "vazgeçtik genç Superman senaryosu yazcez biz yaaa, hem bize mi sorduydu Witcher'dan ayrılırken?" Sen boşver o süper oğlanı, giyme o mavi donu daha da yiğidim. O sünepe Liam'ın oynayacağı bitcher'ın kaderini de bize bırak.
Balkondaki ısının mouse kavurma moduna erişmesiyle bugünkü çelınc misyonumu tamamlamaya ve sıradaki görevimi belirleyebilmek için o piti piti yapmaya karar veriyorum.
Yarın görüşmek üzere, hoşça kalın...
eee ben neden bu diziyi hiç bilmiyorum? ne ayıp bana :)
YanıtlaSilbayram çelıncındaki istikrarın çok takdire şayan arkadaşım. süpersin vallahi
Cavill aşkına, hiç böyleee bir şey olabiliiir mi diyeceğim ama parlak tarafından bakacak olursak şanslısın da. :)) Bizim gibi sezon arası beklemeden, bir maratonla bitirebileceğin üç Witcher sezonu var önünde ne güzel. :)
SilVe teşekkür ederim adaşım. Çokça ihtiyacım varmış sanırım buna. :)
Ben de diziyi bilmiyorum. Ama o kadar çok diziyi bilmiyorum ki umursamadım bu ayıbımı. :)))
SilÜnlü bir bilgisayar oyununun dizi uyarlaması. Fantastik kurguya ilgin yoksa çok da büyük bir kayıp değil. Esasen hiçbir diziyi bilmemek kayıp ya da ayıp değil de o da ayrı konu. :))
SilÇok keyifliyim lakin, bir yandan da damdan düşmeyelim bir kez daha korkusu var içimde; bildiğim bütün duaları okuyorum:))
YanıtlaSilGeldik bayramın neredeyse sonuna sevgili Buraneros. Eh bu Şaşkın'ın yazma huyunu suyunu aslında en iyi bi sen bilirsin bi de bizim hemşire. Üçümüz de içten içe biliyoruz ki üç vakte kadar buraların kısmetinde var bir balkabağı / Lakin karabataktır beri yandan bu Şaşkın yazarın ruh hayvanı. :))
SilBilmediğim bir dizi,bir göz atayım ..
YanıtlaSilFantastik janrayı seviyorsan tavsiye ederim. :)
SilHenry ile Witcher konusundaki her yoruma katılıyorum:) Gülümseyerek okudum:)
YanıtlaSilSonuna kadar Henryciyiz. :)))
SilOysa düzeni her pazar diye kursan mesela, hani ille challenge istiyorsan, al sana challenge, Temmuz ayında her pazar bir yazı... "Kötüyüm ben... Kötüyüm..."
YanıtlaSilSerpilimizin ritm kursu katılımı gibi benim blogculuk da işte ne yaparsın Evrenim. Kafama göre, serbest takılma yöntemi ile yazabiliyorum sanırım anca. :)
SilWitcher beni hiç açmadı efenim ya biraz izleyip salmıştım ilk sezonda.. :D
YanıtlaSilİlk sezonu hiçbirimiz anlamadı da işte küvetteki Henry'nin yüzü suyu hürmetine anlamış gibi yaptık. :)) İkinci sezonda yapımcı "n'aptık la biz, milleti ambale ettik" deyip senaryoyu topladı ama bu defa da Henry'i küvete sokmadı. Girecek diye boş boş bekledik. Üçüncü sezon başlamadan dörtte Henry yok dediler, bizi isyanlara gark ettiler. Henry'cilik aşkına üçüncü sezon ikinci yarıyı da izleyip sonra biz de salacağız görünen. :))
Sil