Bir yeni Kafama Nerden Eserse Kuşağında Bugün'e hoş geldin sevgili okuyucu. Peşinen söyleyeyim bundan sonrası alemlerin ağır abisi John Wick hakkında ağır spoyler içerebilir. Son filmi taa Mart ayında vizyona girmiş seriyi henüz izlemeyip de "vay efendim ben tam da izleyecektim, oldu mu şimdi" diyecekleri sakince kenara alalım.
"İlk ben izledim ki" spoylercılarından kendim de haz etmediğimden, yazıya girişmeden önce araştırmacı bılogırcılık kimliğimle üşenmedim sizler için spoyler zaman aşımı süresi neymiş araştırdım. Spoyler uyarı etiketi süresi TV dizileri için beş, filmler için yedi günmüş. Kaynak güvenilir mi bilmem ama onlar da üşenmemişler uzun uzadıya yazmışlar. Eforun hakkını verdim. Hem süre makul hem de işime geldi, hemencik ikna oldum. Eh bizimkinin üzerinden dokuz ay geçtiğine ve uyarımı da yaptığıma göre artık hakkında rahatça sallayabilirim.
Keanu Reeves'in esrarengiz bir alternatif bir evrende dur durak bilmeden, sinek avlar gibi adam öldürdüğü ilk üç filmi Amazon'da izlemiş, dördüncüyü dört gözle sinemada izlemeyi beklerken filmin 2 saat 49 dakikalık süresini duyunca izlemeyi dijital platformlara düşmesine bırakmıştım. Üzgünüm Keanucum ama senin yüzün suyun hürmetine bile o kadar saat sinemada oturmaya sabrım yok. Evet, sinema ta çocukluktan büyük aşkım ama artık o modern salonlarda ne o eski büyüsü kaldı benim için ne de süreleri git gide daha uzayan filmleri bir oturuşta bitirmeye tahammülüm. Evlerde büyüyen ekranlar, artan görüntü ve ses kalitesi, dijital platformların sağladığı rahatlık, ilerleyen yaş, artan dikkat eksikliği, Halivud'un aksiyon filmlerini sinemada 3D zırvalığına mahkum etmesi, gözlüğün üstüne gözlük işkencesi gibi faktörler de sinema keyfini eve taşımaya diğer sebeplerim oldu yıllar içerisinde. Son darbeyi de, itiraf ediyorum, Romanya'da molasız, 4D izlemeye çalıştığım Dr. Who'da neredeyse altıma kaçıracak olmam indirdi. Filme girmeden hunharca bünyeye indirdiğim su ve kahvelerin hakkını verecek bir mesanemin olmaması, bu bilgiye sahip olmama rağmen şuursuzca içmeye devam etme aymazlığım ve ülke olarak taharet musluğundan sonraki en büyük icadımız "15 dakika sinema molası"nın yine taharet musluğu gibi dünyanın geri kalanında hala uygulama alanı bulamayışı gibi dış iç ve dış mihraklar da böylece en eski aşkımla arama girenler listesinde yerini almış oldu.
Yağmurlu ve amaçsız bir cumartesinin hakkını güzel bir film ile versem diyerek geçtiğim tv'nin karşısında günün sürprizi yine lanet-gelsin-Amazon'dan geldi. Kendisi ile bir süredir devam eden husumetim nedeniyle tv'sine de bakmıyordum epeydir. Çok-Acayip-Şahane-Muhteşem-Kasım çılgınlığından kedi maması ve kumu hariç alabildiğim topu topu tek bir vok tavayı 3 hafta teslim etmeyip, tüm aramalarıma ve mesajlarıma eski sevgili gibi ghosting muamelesi yapması, nihayetinde bu arada yüzde ellinin üzerinde zam görmüş ürüne cebren ve hileyle iade işlemi başlatması nedeniyle kendisiyle ilişki durumumuz karışık. Lakin listede John Wick: Chapter 4'ü görünce, ilişki durumumuzu hızlıca bir gözden geçirdim. Vokun ağlattığını bari John güldürsün dedim. Yine ikna oldum. Biraz kolay mı ikna oluyorumdur nedir?
Chapter 4 önceki filmleri aratmayacak bir tempo ile alemlere bilenmiş John Abimizin çölde at üstünde patır patır adam avlaması ile başladı. Adamceğiz ne güzel EYT'sini koymuş cebe, takılıyordu evceğizinde, o köpeği öldürmeyecektiniz be hacı. Kim bilir daha kaç yiğit niyazi olacak böyle böyle ellerinde?
Bill Skasgard'ın psikopat Marki'si şık bi detaydı, Caine ve Shimazu destansı. Continental'in yıkımı üzdü ve film vizyona girmeden sadece bir hafta önce ani bir kalp krizi ile aramızdan ayrılan Lance Reddick'in ikonik karakteri Charon'un da filmin hemen başında ölmesi ise ne yalan söyleyeyim hüzünlendirdi.
Yalnız, başına konan ödül milyor milyor artan John Paris'te bi sokaktan diğerine gidene kadar izlemediğimiz aksiyon kalmamışken kendisinin çölden, Osaka'ya oradan New York'a, ardından Berlin'e, derken Paris'e nasıl ve hangi vasıta ile seyahat edebildiğini yine bi türlü çözemedim. Tamam evren esrarengiz, dört film sonunda hala ne idüğü belirsiz bi evren. Adamın başına gelmeyen kalmıyor yine de ölmüyo, superhero gibi bişiy olsa gerek ama kıtalar arası lojistik işini nasıl hallediyor kısmı hala büyük muamma. Bi bakıyoruz hoop bi yerde oradan hoop başka bi yerde. Yahu yönetmen bey nasıl bi evren bu? Işınlanıyolar mı, portaldan mı akıyolar, gözlerini kapatıp topuklarını birbirine mi vuruyolar, ol diyo oluyo mu, nasıl oluyo bu iş?
Bir diğer konu da adamlar kulübün ortasında bıçaklı, kılıçlı, tekmeli tokatlı silahlı birbirini haklarken ortamdaki dans etmeye dur duraksız devam eden insanlar. Onları da dünyada tüm o iklim krizi, savaşlar ve diğer saçmalıklar olurken umarsızsa yaşamaya devam eden biz insancıklar olarak okumlayıp yine bi hüzünlendim. Yaşlandım mı ne? John Wick izlerken hüzünlenip duran insan da ne bileyim...
Dövüş sahneleri yine epikti, lakin 2 saat 49 dakikalık süre boyunca bazı sahnelerde Gen Z gibi 3x - 4x mi izlesem diye düşünmedim değil. Filmi John Wick'in bir filmde öldürdüğü kişi sayısı kadar durdurup 3,5 saate yakın bir sürede tamamlayabildim. Bu arada son filmde sadece John'un öldürdüğü kişi sayısı 151'miş ve dört filmin toplam skoru 438. Oturup da saymadım elbet, sayanların yalancısıyım.
Filmin sonundaki o numarayı da yemedik Sayın Yönetmen Bey. Beşinci filmde Keanu artrit olur da merdivenlerde koşturamazsa diye cepte tutalım dediğiniz genç ve köpekli eleman ile intikam ateşi küllenmesin bacısını önümüze atıp, John Abimize helva kavuracağımızı sandıysanız yanılıyorsunuz. Ya da lütfen ama lütfen öyle olsun diyeyim, bi de yeri gelmişken bu görsel şölen için yapımda ve yayında emeği geçen herkese teşekkür edeyim. :)
Bir Kafama Nereden Eserse Kuşağı daha burada sona ererken, siz değerli takipçilerime esenlikler dilerim. :))
Okumak İstersen:
Dip Not:
Görsel sadece metin tanımlama girilerek Mojo AI ile Canva'da oluşturuldu. Görsele sonradan eklediğim başlıkta kullandığım yazı karakterinin adının A Day Without Sun olması ise tamamen şanslı ve tatlı bir tesadüf.
Esmeyince esmiyor meret... Mesela bu yazı bana esmedi hemşire :)
YanıtlaSilKimselere esmedi zaten, merak etme yalnız değilsin hemşirem. Yalnız benim yorumu görüp cevap verme hızım şaka mıııı ahahanabjadbf utanmış maymun emoji
SilEn ufak bir şiddet görüntüsüne bakamayan ben, John Wick'in dövüş sahnelerini hipnotize olmuş gibi izliyorum:) Sinemanın sihir yönünü ortaya çıkaran filmlerden biri bana kalırsa.
YanıtlaSilSpoyler uyarı etiketi süresi çok kısaymış bu arada:)
Kesinlikle katılıyorum, resmen büyülü bir dünya gibi, değişik bir cazibesi var. Hep de konulu izleyecek değiliz ya di mi ama. :))
SilTüm dizilerin haftalık yayınlandığı zamanlar düşünülerek 5 gün diziler için makul belki ama filmler için 7 gün gerçekten de çok acımasızca kısa. :))
Alemlerin en tembel blogırı olarak bu gecikmeli cevap için ayrıca özür dilerim. Epeydir bloga girmeyince görmemişim yorumları. Sevgiler :)