Şurada anlatmıştım yıllar yıllar evvel; bir karışıklık olmuş da "yürü" komutunu"göç ya kulum" olarak mı anlamıştım acaba? Evet, o yazının üzerinden de bir ülke ve üç taşınma daha geçmiş olabilir ama cumayı 18.775, dünü de 19.041 adımla kapattıktan sonra idrak ettim ki kesinlikle, tam olarak, kendi manasıyla, "yürü" de denmiş. Yoksa bu yaşımda beni hunharca yürütmeye devam eden bahtsızlıklar komedyasının başka bir açıklaması olamaz.
Tamam yürümek sağlıklı, kişisel karbon ayak izini düşürmenin askeriyiz, zaten şu yaşına geldin tekerlekli taşıtlarla olan ilişkini de yoluna koyamadın falan filan fıstık da; ey hayat, bu orta yaşlı kadına biraz insaf mı etsen sen artık?
Hem zihinsel hem de bedensel olarak yangınlardayım, geçen senenin yıllık izninden kalan son iki günü hafta sonuna bağlamak suretiyle kullanayım, az biraz dinleneyim, az biraz tatildeki ergenimle vakit geçireyim diyerek girdiğim bu yolda bu kadar çok ve anlamsız yürüyeceğim elbet aklımın ucundan geçmezdi. "Tatilim bomboş, ayaklarımda bir sızı/ ateşe atılmış kor gibi bedenim yanıyor hala/ tatilim bomboş, gözümde yaşlarla, ayazda dona dona yürümekteyim." nağmeleri eşliğinde yürüdüm de yürüdüm.
O kadar yürümenin sonu en azından vuslata varmak olaydı iyiydi ama çıktığımız her iki yolun da sonunun çıkmazda olması bana yine kaderin bir oyunuuu... Bizim ergene sporcu lisansı çıkaracağız diye şehrin bir ucundan diğerine kapı kapı dolaş, "yanlış işlem yapılmış, şöyle böyle yapıp yine geleceksin" densin, dön geri yine dolaş, lakin bir atılamayan tek bir imza nedeniyle tüm o uğraş ve çaba boşa gitsin. Aklını çıldırırsın ama bir şey de gelmez elinden.
Sporla alakası en fazla izleme seviyesinde olan ben bonservis almak denilen şeyi bu yaşıma gelmişim ya televizyonda duymuşum ya da filmlerde. Onlarda da millet bonservisiyle bi çuval para götürüyor. Bizim de lisans yenileyebilmek için çocuğu önce transfer etmemiz gerekiyormuş ama bizim hikayede başa bela bir kağıt oldu çıktı kendisi. Hem yeni kulübe, takıma girecek diye, üzerine para verdik, hem de artık oynamadığı okul takımına, yarı yıl tatili nedeniyle, bonservis kağıdını imzalatamadık. Günün sonunda bir lisans uğruna saatlerce şehri tavaf ettik etmeye ama kendisini almayı başaramadık.
Bu sabah sözde tatilde dinlendireceğim, sızım sızım sızlayan yorgun bedenimi güçlükle yataktan kaldırırken böyle tatilin ızdırabına gelişine sövdüm bi ağız dolusu. Neyse ki özüme çabucak döndüm, 777 dedim aldım kabul ettim olanı biteni, geçip giden uuu bir tatilin daha üzerine üç süpürge, bir vileda çekip tamamına erdirdim. Darısı yine yeniden artık bir sonrakinin başına. Hem bak Şaşkın, yaş 50 olunca iki haftalık yıllık izin hakkına bir hafta daha ekliyorlarmış. Hadi yine iyisin. Şaşkın üç hafta izin almııış, yürüyelim arkadaşlaaaar...
Dip Not: Fotoğrafın konumuzla bir alakası yok gibi de ama var gibi de :)). Yazıya uygun görsel ararken anılar arasından fırlayıverdi. 2017 senesinde iki arkadaş ve kızcelerimizle yaptığımız Braşov (Romanya) seyahatimizden. Teleferikle çıktığımız 960 m yüksekliğindeki Tampa Dağı'ndan kızcelerin isteği üzerine sisin içinde yürüyerek şehre inerken çekmiştim. Tabii ki çok yürümüş, kaybolmuş ve nihayet indiğimizde şehrin alakasız bir yerinde bulmuştuk kendimizi.
Siste yürümenin karşı konulmaz büyüsü, bayılırım. :)
YanıtlaSilAyrıca, yürüyelim arkadaşlar ! En güzeli. :)
Sonunda biraz kaybolsak da yoğun siste çok keyifli bir yürüyüş olmuştu gerçekten de. Kızceler de o zamanlar ufak olmalarına rağmen pek eğlenmişlerdi. :)
SilSon cümleye dek ahhh yazık yedi tatilini derken son cümlede aaah bir haftası daha var oley demek? :)) Yaşasın şaşkınlıklar ve şaşkın.
YanıtlaSilSiste ve sonbaharda da yürümek ama, ne keyiflidir!
Yedim vallaha da çatır çutur yedim. Neyse ki geçen seneden kalan son iki iş günümdü. :)) Fazladan bir haftayı bu yaza hak ediyorum. Evrene mesajı saldım o zaman keyifle yiyeceğim inşallah. :))
Silsenin bu şarkı yorumlamalarına bayılıyorum. bir fasıl mutlaka yüksek sesle söyleyip gülüyorum :)
YanıtlaSilfotoğrafa bayıldım bu arada :)
Blogger'da paralel Şule şoku. Artık bu kadın kendi kendine mesaj yazıyor diye mi düşündü nedir senin yorum Spam kutusuna düşmüş Şulecim. :))) Yahu mail olarak geldiydi sanki gördüydüm diyorum, sayfada yok. Şeytan aldı götürdü derken Blogger'ın spam kutusunda çıktı iyi mi?
YanıtlaSilGülelim hele yaa, elim iş harici klavyeye daha çok değebilse ben sana daha bol bol şarkı da yazarım, mani de yazarım, komikli şiir de. :))