Sevgili hemşirem Evren'in pek bi sevgili validesinden gelince talep, hemen oturdum keçe tezgahımın başına. Talebin içeriği kısa ve net. Kapı süsü olacak ama yılbaşı temalı olmayacak, gerisi tamamen sanatçının hayal gücüne bırakılmış. :))
Tasarımın açık uçlu olması hem çok güzel hem benim gibi bünyelerde biraz zorlayıcı. Hemşire desen benden beter. Malzeme ve tasarım fikirleri uçuşuyor havada; öyle mi olsa, bu da mı olsa, ay bak bu da şahane, yok artık onu da yapamam şeklinde uzayıp gidiyor diyaloglar. Lakin Yamuk Yıldızın yamuk kenarı tepemde sallanıp duruyor, "Şaşkııııın" diye fısıldıyor "ne çabuk unuttun beni?"
Yıldız yamuk, yıldız haklı. Kendisini ve evde teşhis mükemmeliyetçi - detaycı iş yapma bozukluğu sendromumu artık törpülemeye çalıştığımı daha yeni anlatmışım (tıkla gelsin). İki arada bir derede, hop yine baştayım.
Hemen bir mesaj atıp hemşireme "tamam" diyorum, "olaya noktayı koyuyorum. Bundan sonra ne sen bir fikir ve malzeme önerisiyle geliyorsun bana, ne de ben sana foto yollayıp soru sorup, fikir alıyorum. Yoksa bu iş mümkün değil bitmeyecek. Anlaşma ikimiz için de bağlayıcıdır. İş bitiminde görüşürüz." Emojileşip anlaşıyoruz. Arada ben ona ihtiyacım olan bir malzemeyi soruyorum en fazla ama fikir almak için değil de "sende var mı" babında. O da eksik olmasın, sabah ilk iş kapımda. :))
Taban malzemesini "tam sana göre bir şey var elimde" diyerek sağ olsun daha önceden getirmiş hemşirem. Krem üzerine turuncu, iki kat halinde sarınca formunu buluyor. Çiçek yapımı için bir sürü Yutub videosu izlemişim ama senelerdir yapadurduğum kurabiyelerim, pastalarım hesabı hiç birini orijinal tariflerindeki gibi yapamıyorum. Hatta kimini zaten tamamen yanlış hatırlamışım, bambaşka bir şey çıkmış ortaya. Varsın olsun, buna da Şaşkın model deriz. Hoş, nasıl yaptığımı hatırlayabilir miyim bir daha, orası meçhul.
"Bir gün işime yarar kutumdan" benim adamla daha flört ederken, Antalya'dan aldığımız, mıknatısları düşmüş iki minik kaplumbağa, kırmızı bir yılbaşı dalı, bir melek, yeşil bir tül ve en son da minik bir nazar boncuğu ileri dönüşmek üzere çıkıyor.
Gerisi yine teknik taktik yok bam bam bam usulü akıp gidiyor. Bir tek mavi kuşu monte etmek kalıyor ama o kısım daha kafada tam oturmuyor. Sabah hemşireden gelecek malzemelerden belki bir şey çıkar diyerek uyumaya gidiyorum.
Sabah gözümü açtığım anda odadan önce eksik parçayı görüyorum zihnimde. "Ağaç dalı tabii ki" diye haykırıyorum içime içime. "Yüce Matrix'im, Sahibim herşeyim, şimdi şen microsleep* mi yaptırdın yokşa bana şen. Tişikkirler." diyorum ve Küçük Ergen'i okula postalar postalamaz işe koyuluyorum.
Ağaç dalı hazır, mavi kuş üzerinde, hemşireme "yapamadım bi başıma, gel beraber yapalım" dediğim askı işi de tamam. Bittiğini anons etmek için fotoğrafını çekmek üzere asıyorum duvara.
Çektiğim her fotoda bir eksik tespit edip, tamamlamaya gidiyorum. "Minik, kahverengi, ağaç bi boncuk lazım şuraya" dediğim dördüncü tur sonunda sağdan sağdan bir ses duyuyorum.
"Yine La Sagrada Familia'ya bağladın işi Şaşkın Hanıııım. Bırak artık o iğne ipliği elinden."
Yıldız hala yamuk, hala haklı. Bitiş anonsunu duyan Masterchef adayı pozuyla elimi malzemelerin üzerinden çekiyor; son fotoğrafı jüri üyelerime göndermek suretiyle işi mühürlüyorum.
Okumak istersen:
Şimdi Reklamlar - 07.12.2021
Keçeden İşler - 05.06.2020
(Valide Sultan Özel Dip Not) Şaşkın Hanım ne diyor siz, anlamıyor ben...
Microsleep: Albert Einstein ve Salvador Dali'nin de yeni ve yaratıcı fikirler üretmek için kullandıkları, çok kısa süreli bir uyku yöntemi imiş. Şurada daha detaylı anlatmışlar: Tıkla üzerine gelsin.
La Sagrada Familia: Namı diğer "bitmeyen kilise". 1882'de bi başlamışlar yapmaya, gel gör hala bitmiyor, bitemiyor. 1883'de Gaudi ben yaparım bunu diye el atmış olaya ama 1926'da tramvay altında kalıp rahmetli olana kadar da bitirememiş. O gün bugündür yapıyorlar. En son pandemiyi bahane edip 2026'dan sonraya kalır tamamlanması demişler. Valla ben kendimi kurtardım gibi, darısı onların başına. :))
aaa çok güzel olmuş ayol bu da :) elceğizlerine sağlık şaşkıncım
YanıtlaSilSevgili adaşım, cevabı telefondan verince yine diğer hesaptan giriş yapıldı gibi olmuş, onda da blog tanımlı olmayınca Sarı çizmeli Mehmet Ağa cevabı gibi. :) O yüzden sildim. Takıntılı mıyım bu konularda, evet takıntılıyım. :)))
SilÇok teşekkürler. Bu tarzda ilk deneme ama çok sevdiğim birine yapınca su gibi aktı valla. Ben de şaşırdım ne yalan söyleyeyim. :)
Bu kadar titizlenilen bir işin ŞAHANE olmaktan başka şansı yok, nitekim öyle olmuş, bayıldım. Ellerine sağlık sevgili komşucum. Harikasın gerçekten.
YanıtlaSilAşağıdaki turuncu ve üstteki 4 çiçek daha şakayık olarak mı çalıştın merak ettim. Yoksa zihninden geçen mi?
Çok teşekkürler komşucum. Çiçek modellerini internetten bulup uygulamaya çalıştım ama gene Şaşkın stayla oldular. O bahsettiğin çiçeklerin adı ne diye geçiyor bilmiyorum ama yine de tarife en yakın onlar oldu, tabii yine küçük uyarlamalarla. Kırmızı çiçek hani pasta tarifi bulursun da yumurtan, şekerin vs azdır, ölçüyü kafaya göre yaparsın, şekli zaten hiç benzemez ya, işte öyle çıktı ortaya. Hele en alttaki sözüm ona karanfil olacaktı ama tarifi veren kızın ısrarla S şeklini vereceksiniz diye anlattığı parçaları ben mini mini mantılar gibi dikmişim bi güzel. Silikon yapıştırıcı da kullanmıyorum keçede, hepsi el dikişi. Kıyamadım atıp yeniden yapmaya. Sonuç tamamen emprovize ve uydurmasyon bir çiçek oldu. :)
SilÜretim sürecini okurken çok güldüm. Oysa ben üretim yaparken hep netimdir ama üretim öncesi süreç çok sancılı, her ne yapılacaksa o modelle kafamda geziyorum günlerce, kafamda tasarım bittiği andan sonrası su gibi, bir tek parçayı da değişmem. :D
YanıtlaSilYaaa ne güzel belki bana da gelir o netlik bi gün büyüyünce. :) Sipariş dediğime de bakmayın amatör bir hobi olarak eşe dosta yaptığım şeyler. Daha bir sene öncesine kadar dikiş dikebildiğimi bile bilmiyordum. Pandemide boş boş oturmasın bu diye sistem güncellemesi mi geldi nedir, nasıl oldu kimseler çözemedi. :))
Silçiçekler ve kuş çok güzel olmuş gerçekten :)
YanıtlaSilve sanırım en az 3 Şule blog yazarı :)
Çok teşekkürler :)
SilÇocukken, büyüdüğüm İzmir'de, hiç adaşım olmadığını üniversitede ilk adaşımı tanıdığımda fark etmiştim. Hoş onun da kullanmadığı ikinci adıydı. :) Sonraları öğrendim ki o yıllardaki pek meşhur bir adaşımızın yan etkisiymiş. :(( Artık daha fazla karşılaşsam da o günlerden kalan bir şey, mutlu oluyorum böyle tesadüflere. :)
Bununla uğraşmak bile bir yetenek, azim ve sabır :)) Çok tatlı olmuş, güle güle kullansın. Bu arada La Sagrada Familia'nın bu son mimarı (7. mi neymiş) "bu sefer söz billah bitireceğim göreceksiniz bitecek artık bu" diye demeçler verdi ama dur bakalım.. Ümitliyiz.
YanıtlaSilÇok teşekkürler. Mavi kuş henüz yeni yuvasına doğru havalanmadı ama mutluluk getirir umarım gittiği yere. :)
SilBence onların bitirmeye niyeti yok. Yedi göbek İspanyolun rızkını yemiş bitirmişler hala daha yemin billah bitiricez. Sahibinin kitabını bitiremediği Game of Thrones'un sonunu rezil rüsva eden Benioff ve Weiss olma riski de cabası. Ay dur ben gidip yine Bay Martin'e iki saydırıp geleyim. :))
Üretim sürecinizi çok keyifli bir dille anlatmışsınız. Okumaktan çok keyif aldım. Tasarımınızın da güzel olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. İyi çalışmalar, Takipteyim:)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Adaşlar çoğalıyor ne güzel :)) Sevgiler.
SilBenim yorum uçmuş galiba. Uzayın derinliklerine doğru ilerliyor olmalı. Halbukim demiştim ki, şu bi kova yeteneği heba ediyorsun. Eş dost mutlu oluyoruz o ayrı, e son zamanlarda sınırlı sorumlu mükemmeliyetçilikte haddini bildiğine göre, yürü Şuşum, gezegenler dizilsin önünde 🍀
YanıtlaSil48'in şafağında nedenini çözdüm hemşirem. Hep bu kova burcunun sembolünden ötürü bea. Zamanında yapmışlar bunu sular küpten aşağıya dökülüp duruyo, yapacaklarmış çeşmeden doldururken sen o zaman görece idin beni. :))
Sil