Tam kaldır bak kafayı azıcık, hemen yukarıda ve hatta hemencik sağ sütunda yazdığı; yakından tanıyanların da fevkalade iyi bildiği üzere "merak" bu Şaşkın'ın en meşhur özelliklerinden biri.
Bir "hayat ki merak ettiklerimi öğrenmek için çok kısa", o zaman hiç durmadan öğrenmek lazım...
Öyle çocukluğumuzun meşhur Meraklı Melahat'ı gibi, kim-kiminle-ne yaptı-kim gördü-ne dedi tarzı bir meraklılık hali değil benimkisi. Herkesin yaptığı kendine nihayetinde. Bir nevi bilgi oburluğu ve herhangi bir konuda merakım bıdıklandı mı durdurulamaz bir araştırma tutkusu. Bu bir hediye mi yoksa lanet mi emin değilim. Lakin bu türlüsü de gri hücrelerde aşırı yükleme yapmak suretiyle biraz yıpratıcı olabiliyor.
Çok şükür ki internet çağında yaşıyoruz. Bulandan, geliştirenden her türlü razı olsun, onu Sergey, Larry benim için kodlamış canıııım Gugılım her şeyim sayesinde bilgiye erişim artık parmaklarımızın ucunda. Bu nasıl bulunmaz bir nimetse aynı zamanda büyük de bir paradoks benim için aynı zamanda. Kendimi durduramayıp o neymiş, bu neymiş diye diye her dakika gerekli gereksiz her şeyi gugıllamaktan kendimi alamıyorum bu defa da.
Bu bitmez merak ve araştırma tutkusunu bari bir yere kanalize edeyim, getirisi de ikinci bir diploma olsun, zaten ilk diplomada yazan bölüm de artık yoğmuştu, bi güncelleme atmalı, işleyen gri hücrecikler alzaymırlanmaz ve daha bir sürü içsel ciyaklamalar eşliğinde kendimi AÖF ikinci üniversite sistemine kayıt ettiriverdim bir süre önce.
Bu aslında yıllardır istediğim ancak araya Romanya girince, orada sınav merkezi olmadığı için, ertelediğim bir projeydi. Yıllar içinde pek çok yeni bölüm eklenmiş sisteme. İster iki yıllık, ister dört yıllık seç beğen al listeden. Giriş sınavı stresi de yok. Ohh miss...
Tek sıkıntı bünyedeki diğer etken, kararsızlık. Hangi birini seçsem ki, bu güzele benziyor, yok yok bu sanki daha çok gelecek vadediyor, yaa ama bu da çok ilginç görünüyor derken derken seçenekleri ikiye düşürdüm ya da düşürdüğümü sandım.
Kayıtlar başladan önceki günün sabahı kendimi kaptırmış, tam gaz tempolu yürüyüşümü yaparken "gelecek tarımda" dedi bi ses aniden. "Git bak hele, kesin tarımla ilgili bir bölüm de vardır" diye de ekledi. Sağıma, soluma baktım kimseler yok. Gaipten henüz kimseyle tanışıklığım da yok, olsa olsa iç sesimdir bu, onun da bi bildiği vardır elbet dedim ve kendisini dinleyip bölüm listesine tekrar göz attım.
Varmış iç sesimin gerçekten bi bildiği,
geleceğin mesleği Tarım Teknolojileri!
Evet, bu kesin göklerden bir işaret
bu bölüm okunacak, son kararım nihayet!
Kayıt için gerekli prosedürleri bir çırpıda tamamlayıp sonucu kamu oyuyla paylaştım. Tepkiler karışıktı.
- "Yaaani sen bilirsin tabii, pek benlik şeyler değil bunlar" dedi Benim Adam.
- "Harika!" dedi ve mezuniyet sonrası kariyer planlarımı sordu Ailemizin Gurusu Büyük Hemşire.
- "Çok sıkıcıııı! Daha güzel bi bölüm bulamadın mı?" dedi Küçük Ergen.
- "Güzelmiş, biz de arıcılık mı okusak? Sen cherry domates ekersin, bizim arılar da polenler" dedi Küçük Birader.
Ve bölümden bağımsız çok, çok sevinip mutlu oldu Valide Sultan. Bilirim ki oto sanayiye çırak girdim desem, o yine sevinir, kıvanırdı. Yeter ki okusun, öğrensin yaşı ne olursa olsun çocuklar!
Ben şarkımı söyler, "ha bugün, ha yarın, oldu olacak yarından da yakın, ders çalışmaya başlaman lazım a Şaşkın" nameleri dilimde dolanıp dururken müdahale, iç sesim sandığım, Matrix'teki Sahip'ten geldi.
- Bana bak Şaşkın, o kadar konuşup zırladın. Ben yoğmuşum da, güncelle beni Sahipcim de... Ben de "peki o zaman bir şans daha Şaşkın'a" diyerek Büyük Patron'la müzakereleri yaptım, son bir güncelleme daha aldım sana. İşe de artık-yoğmuştur-üniversite-bölümünü gelecek vaadeden bir bölümle güncelleme ile başladım. Ya sen ne yaptın? Hala bi aylaklık, bi ciddiyetsizlik, bi kendini bilmezlik. Otur oturduğun yerde ve ders çalış! Yoksa biliyorum ben sana yapacağımı..."
Dedi ve "koku yeteneğimi" devre dışı bıraktı.
Devam edecek...
Beklerken tekrar bi göz atmak istersen:
"anne"lik ağır basıyor bende zaten ve bu yüzden de çok mutlu olurdum bana bu haberi verseydin yüzyüze, tıpkı annen gibi :) okumak, yeni şeyler öğrenmek gibisi var mı? ama öte yandan bölümün de harika bence. ben de mi okusam diye düşünmedim değil. şimdi değil tabii, belki 3-4 yıl sonra emekli olunca :)
YanıtlaSilAnnecilik her zaman kazanacak sevgili adaşım. :) Bölümün nasıl olduğu konusunda ise hala karışık duygular içindeyim. Nedeni takip eden yazılarda. :))
SilBiz de teyzemle birlikte Felsefe okumaya karar verdik. Ben klinik psikolog, o iletişim profu :))) Bütün aile "manyak bunlar" diye bakıyor bize. Fakat tarihleri kaçırmışız, bu yaz kaçırmayacağız :)
YanıtlaSilTarım teknolojileri deyince hakikaten teknoloji ağırlıklı bir program sanmıştım, merak edip baktım, hakikaten çok keyifli dersler, keşke arada öğrendiklerini bizlerle de paylaşsan, artık "yeşil parmak" konularını sana danışsak :)
Felsefe beni de çok gıdıklayan bir bölüm ama ne yalan söyleyeyim cesaret edemedim. Kafam alır mı bir yana, 4 yıl olmasının da etkisi var. 2 yıllık olsun, hızlı olsun; bitince belki yenisine geçerim dedim. Bölüm şimdilik biraz zorluyor ama umarım kotarırım. :))
SilAhhh, ne derlerse desinleri öğrenmenin yaşı, statüsü yok. :D Bu sene kayıtları kaçırmamak için kendime takvim notları oluşturmuştum periyodik olarak, AÖF sitesini kontrol et uyarısı veren. :))
Hayırlı olsun, memleketin sana ihtiyacı var zira:) Şu pandemi aklımızı sıyırmasın diye yazarak elinden geleni ardına koymazsın diye umuyorum. Başlıktaki Bölüm 1 umut verdi, devamı garanti diye en azından:)
YanıtlaSilTeşekkürler Buraneros. :)) Malzemeler birikti, uzunca bir seri geliyor gibi merak etme. ;)
YanıtlaSilMeraklı fil gibisin... İleride tarım ce teknoloji bakanlığı açılırsa, adayım sensin. Kapı gibi 2 diploman da var. Hem eğitir hem giderek azalan gıda kaynaklarına çözüm üretmesini bilirsin. Güvenim tam benim sana.
YanıtlaSilCanım hemşirem nasıl da vermiş ikinci diplomayı bana bi çırpıda. Darısı AÖF'nin başına. :)
SilÇook isabetli bir karar olarak gördüm. Hayırlı uğurlu olsun şimdiden komşucum.
YanıtlaSilEkim-dikim işlerinden anlarım biraz, çünkü ben liseyi bitirinceye kadar dahil olduğum evimizin arkasında bir bahçe, o bahçenin duvarlarının köşesindeki küçük bir kapıdan girilen kocaman bir bahçemiz daha vardı. Annemle anneannem sırf keyif için orayı ekip dikerlerdi. Yazın hiç sebze almazdık. Soğandan domatese, salatalıktan bamyaya her bir şeyler mis gibi yetişirdi. Çok zevkliydi uğraşmak. Ayrıca toprağın vücuttaki elektriği almasından mütevellit stres mtres hak getire:)) Ama biz anneannem usulü kafadan yürütüyorduk. Okulunu tekniklerini öğrenince misler gibi olur, pek de keyif alırsın. Tebrik ederim, harika bir karar gerçekten:)
Çok teşekkürler Sevgili Komşum! Ananeler en güzelini bilir bence. Eşimin ananesi misal, elini hangi bitkiye değdirse mucizeler çıkarır. Benimse en zayıf olduğum konulardan biri aslında. Değil bir saksı çiçeğe sahip çıkabilmek en son bir kedi çimini bile çimlendirmeyi başaramadım. Öyle bi yeteneksizlik. :))) Ama teknikleri öğreniyorum, en azından kedi çimini doğru ekebileceğim bi dahaki sefere. Kesin kararlıyım. :)
SilHayırlı olsun, başarılar dilerim. Bence şahane bir bölüm. Bazen zamanı geriye alabilsem şu an için tarım konusundaki eğitim ve araştırmada en başarılı olan Hollanda veya İsrail ikilisinden Hollanda'da okumak isterdim. Sonra öğrendiklerini ülkende uygulamak şahane olurdu:)
YanıtlaSilSevgiler...
Çok teşekkür ederim. Gerçekten de iki küçücük ülkenin bu alanda bu kadar başarılı olmaları takdire şayan. Çıkarmamız gereken ne çok ders var. İzmir'de doğup büyümüş bir şehir çocuğu olarak aklımın köşesinden bile geçmemişti o yıllarda. Kısmet bugüne, kırkların sonunaymış işte. :)
Sil